DİJİTAL AYAK İZİMİZ SOSYAL AĞLARDA TİCARİ AMAÇLAR İÇİN KULLANILIYOR
Ne kadar dijital okur yazar olsak da teknoloji zaman zaman bizi de şaşırtıyor. Google arama motorunda yaptığımız arama ile ilgili bir ürünün reklamını instagram hesabımızda kaydırma yaparken gördüğümüzde ufak da olsa bir şaşkınlık yaşamaya devam ediyoruz. İnternet zaten kelime anlamı olarak ağlar arası ağ olarak adlandırılsa da farklı uygulamaların bu derece birbirine bağlı olmasına şaşırmadan duramıyoruz. Bazen de ciddi bir ürperti yaşıyoruz.
Sanal dünyada bıraktığımız dijital ayak izinin bıraktığımız yerde kalmaması, süratle çoğaltılarak hayatımızdaki tüm uygulamalara gönderilmesi ve bizim sadece bir kez bakmış olduğumuz ürünü bize satana kadar her uygulamada önümüze çıkartılması gerçekten korkunç bir pazarlama stratejisine dönüşmüş durumda.
Reklam Hukuku
Hemen ilk aklımıza gelen soru ise, bunun nasıl gerçekleştiği? Aslında temeli bugüne kadar okumadan kabul ettiğimiz ve sıkça kullandığımız uygulamaların Kullanım Koşulları adı altındaki yasal gerekliliği sağladıkları o ünlü sözleşmelere dayanıyor. Başımıza bir iş gelene kadar okumadığımız bu sözleşmelerdeki satır aralarında nasıl her türlü dijital verimizi kendi elimizle teslim ettiğimizi görebiliyoruz. Google arama motorunun Gizlilik Politikasında yer alan Google Neden Veri Topluyor başlığı altında “İçerik ve reklamlar dahil olmak üzere kişiselleştirilmiş hizmetler sağlama” bölümünde konuyla ilgili bir açıklama mevcut:
“Topladığımız bilgileri, size sunduğumuz hizmetleri özelleştirmek (ör. öneriler, kişiselleştirilmiş içerikler ve özelleştirilmiş arama sonuçları sağlamak) için kullanırız. Örneğin, Güvenlik Kontrolü özelliği, Google ürünlerini kullanma şeklinize göre uyarlanmış güvenlik ipuçları sağlar. Ayrıca Google Play, mevcut ayarlarınıza bağlı olarak hoşunuza gidebilecek yeni uygulamalar önermek için daha önce yüklediğiniz uygulamalar ve YouTube’da izlediğiniz videolar gibi bilgileri kullanabilir.
Ayarlarınıza bağlı olarak size ilgi alanlarınıza ve Google hizmetlerindeki etkinliklerinize dayalı kişiselleştirilmiş reklamlar da gösterebiliriz. Örneğin, “dağ bisikletleri” için arama yaparsanız YouTube’da spor malzemeleriyle ilgili reklamlar görebilirsiniz. Size reklam göstermek için kullandığımız bilgileri kontrol etmek isterseniz Reklam Merkezimiz’deki reklam ayarlarınızı ziyaret edebilirsiniz.”
Aslında ilk anda çok masum gelen bir yöntem olarak görebiliriz. Hatta çok hoşuna da gidebilir kullanıcıların. Merak ettiğiniz bir ürünü arama motorunda aradıktan sonra kullandığınız diğer uygulamaların size bu ürünle ilgili birçok reklamı göstermesi ilk anda çok da rahatsız edici gelmeyebilir. Ancak bu gösterimlerin sizin iradenizi etkilemeye yönelik bir sistematik içerisinde gerçekleştiğini anladığınızda tepkiniz aynı şekilde mi olacak?
Sosyal ağlarda yayınlanan reklamlara reklam hukuku açısından baktığımızda yasal düzenlemelerin bu mecra için yetersiz olduğu ve denetimin sınırlı olarak yapılabildiğini görmekteyiz. Bu durum ise örtülü ve aldatıcı reklamlar gibi hukuka aykırı reklamların sosyal ağlarda boy göstermesinin önünü açmaktadır. Özellikle semantik web olarak adlandırılan insan davranışlarının yazılımlar tarafından anlamlandırılarak kullanıcılara içeriklerin akıllı sistemlerce oluşturulması konusunun ilk uygulamaları ticari alanda sosyal ağ uygulamalarındaki reklamlar aracılığıyla gerçekleşecek gibi gözükmektedir.