YAPAY ZEKÂ KULLANMAYAN KALDI MI?
Bir akademisyen ya da iş adamı kürsüye çıkıyor. Tüm gözler ona çevriliyor. Kendinden emin bir şekilde ekrana hazırlamış olduğu sunuyu yansıtıyor ve başlıyor: “Çok heyecanlıyım. Teknolojinin gelmiş olduğu nokta beni çok heyecanlandırıyor. Ekranda görmüş olduğunuz sunuyu hemen dün akşam 5 dakika içerisinde yapay zekâ uygulamasına hazırlattım. Bugün sizlere vereceğim sunuyla ilgili birkaç anahtar sözcük verdim ve hemen görmüş olduğunuz başlıklarda bu sunuyu hazırladı.”
Son günlerde neredeyse her seminerde karşılaştığımız bir senaryoyu sizlerle paylaşmak istedim. Sanki çok büyük bir başarıymış gibi internette sunulan yapay zekâ içeren uygulamaları kullanıp bu uygulamaların çıktılarını sunmak moda oldu. Maalesef yine bir tüketim çılgınlığıyla karşı karşıyayız. Asla içeriğini, yapısını ve nasıl çalıştığını sorgulamadan hemen tüketme ve bunu da diğer insanlara gösterme çabasında olmak. Bu hissi tanımlamak gerçekten çok zor. Ama sosyal ağlardaki “beğeni” beklentisine çok yakın.
Yapay zekâ uygulamalarını kullanmayan internet kullanıcısı muhtemelen kalmadı. En temelde mobil makyaj ve yaşlandırma/gençleştirme uygulamaları başta olmak üzere binlerce versiyonu internete saçılmış durumda. Aynı eğitim veri setini kullanan yüzlerce web sitesi sizin fotoğrafınızı yüklemeniz sonrasında küçük sihirbazlık gösterileri gibi yapay zekâ algoritmaları ile oluşturdukları ilginç sonuçları sizinle paylaşmayı vaat ediyorlar. Bu esnada kullanıcıların ekledikleri fotoğrafları nasıl veri tabanlarına eklediklerini sanırım tekrar tekrar söylemeye gerek yok. Zaten bu tür gerçeklerin söylenmesi herkesi rahatsız ediyor.
Sormak istiyorum, Bir seminer öncesi kendisini dinlemeye gelen misafirlere kendi elleriyle bir sunu hazırlamamayı teknolojinin bir nimeti olarak gören konuşmacıya; Nasıl çalışmanın ve bilginin değerini o dinleyicilere anlatacaksınız? Okullarda hep araştırırken insanların daha çok öğreneceği anlatılır. Hatta akademik hayatlarının başında olan akademisyen adaylarına literatür çalışmasının aslında sadece bir liste oluşturmak olmadığı adı üzerinde Araştırma Görevlisi unvanının tam karşılığı olduğu söylenir. Araştırmaktır, üretmenin ilk adımı.
Yabancı dil öğrenmek için çabalayan öğrenci de kalmadı artık. Nasıl olsa o kadar çok çeviri uygulaması var ki yapay zekâ içeren. Neden kendini yoracak ki yabancı dil öğrenmek için. Hatta bütün ödevler de ChatGPT başta olmak üzere mantar gibi çoğalan uygulamalara yaptırılıyor. Zaten pandemi ile başlayan öğretim görevlisini görmeden öğrenen öğrenci örneği her geçen gün yaygınlaşmakta.
Bir mühendis olarak zaman zaman veri setlerini paylaşmakta zorlanan tıp çalışanlarını eleştirmiş birisi olarak artık onlara hak vermeye başladım. Yapay zeka çılgınlığı bu hızla giderse, meslek kanunlarına rağmen, hastalık teşhis eden web siteleri, dava dosyası açıp avukatlık yapan web sitelerini görmek bir hayal değil çok kısa sürede gerçek olacak. Teknolojiye kahve fincanının fotoğrafını çekip göndermekle kahve falı baktıran bir nesil yakında avatarlarını işyerine gönderip evde kola içip cips yemekle zaman geçirecek.