Site Loader
Bilişim Suçları

Bilişim Suçlarında Sosyal Medyanın Etkisi

Endüstri 4.0 ya da daha anlaşılır ismiyle 4. Endüstri Devriminden sonra internet bir başka yer edindi hayatımızda. Yapay zeka ile başlayıp çokça konuşulan Blockchain, üç boyutlu yazıcılar ve daha nice hayatımıza yeni giren kavramdan bahsedebiliriz. Bizi ilgilendiren kısmı ise insanların simit ısmarlamaktan bayramlardaki aile büyüklerini ziyarete kadar hemen hemen bütün eylemlerini internete taşımaları. Evet dijitalleşmenin getirdiği tüm fırsatları hep beraber kullanıyoruz. Hem de globalleşen dünyanın sayesinde dünyanın gelişmiş tüm ülkeleri ile birlikte dijital dünyanın getirdiği imkanlara ulaşma imkanına sahibiz. Tek gereken bir internet bağlantısı.

Teknolojinin küçülüp cebimize girmesiyle gerçekten uçsuz bucaksız bir ortam olan sanal ortamda yaşıyoruz. Ticaret bile öylesine değişti ki artık mağazalara gidip kıyafet deneyen insanlar yok denecek kadar azaldı. Birde pandemi etkisi eklenince dijital devrim belki de iki katı bir hıza ulaştı. E-ticaretin büyümesi beklenenin birkaç misline çıktı. Tabi ki hemen e-ticaret odaklı suçlarında baş göstermesi gecikmedi. Ayıplı mal satışları o kadar arttı ki artık insanlar satıcıların güven karnesi olan yorum puanlarına bakar oldu. Bu sefer aynı google arama motorunda belli bir ücret karşılığında ilk sıralarda yer alma imkânı sağlandığı gibi bu seferde büyük e-ticaret sitelerinde güvenilir gözükme furyası başladı. Evet dijitalleşme sağladığı fırsatlar ile hayatı kolaylaştırırken aynı hızda suçlular içinde bir ortam yaratmaya devam ediyor.

Sosyal Medyanın Keşfi

Sadece e-ticaret alanı değil bilişim ortamındaki artan suç dalgasının odağındaki alanlar. Öyle bir ortam var oldu ki ansızın hemen hemen herkes çok sevdi. Sosyal Medya bu yeni keşif. Ama herkes çok hoşlandı bu ortamdan. Öylesine bir duruma geldi ki tüm suçlular önce sosyal medya üzerinden araştırma yapmayı alışkanlık haline getirdi.

Hırsızlar soyacakları evleri sosyal medyadan seçiyorlar. Güzel bir araştırma yapıp, kimlerin tatilde olduğunu, evlerinin boş olduğunu belirliyorlar. Sonrası daha da kolay. Zaten evlerin içleri ile ilgili o kadar çok resim paylaşılmış ki, daha eve girmeden evin içi hakkında oldukça yeterli seviyede bilgi sahibi olabiliyorlar. Bundan sonrası zaten mesleklerini icraya kalıyor.

Her türlü suçlu bu ortamı kullanmaya başladı. Zaman zaman uzmanlar özellikle ebeveynleri uyarıyor. Birçok defa başta televizyon olmak üzere medya vasıtasıyla ebeveynlere çocuklarının resimlerini sosyal medya üzerinden paylaşmamaları gerektiğini ayrıntılı olarak anlatıyorlar. Maalesef bu uyarılar sadece tavsiye seviyesinde kabul ediliyor. Birçok ebeveyn olayın ciddiyetini anlayamıyor. Özellikle yurt dışında bu konu ile ilgili devletlerin özel çabaları mevcut. Birçok ülke siber zorbalık dediğimiz ve genelde çocuklara yönelik olan siber şiddet ve siber baskı dediğimiz saldırılar ile ilgili tedbirler peşinde.

İnternet ortamında karşılaşılan zorbalık ve taciz gibi hem fiziksel olabilen hem de ruhsal saldırıların hedefleri çoğunlukla kadın ve çocuklar oluyor. Maalesef arkadaşlarımızla sosyalleşme amacıyla yazılımcılar tarafından oluşturulan sosyal medya yazılımlarını kullanan herkes bu tür saldırıların hedefi olabiliyor. Sosyal medya kullanımının katlanarak arttığı bugünlerde her ne kadar sosyal medya yazılım şirketlerinin de büyük sorumlulukları olsa da asıl sorumluluk tüm kişisel verilerini herkese açık olarak paylaşan kullanıcılardadır.

Sosyal Medya ve Suç Olgusu

Sosyal medyanın gücü dediğimiz güç gerçekten büyük bir güç. Bu güç öylesine büyüdü ki bu ortamı yaratanlar bile şu anda gördüklerini hayal bile etmiyorlardı. Birçok kişi bu ortamdan tanıştıkları insanlarla aile kuruyorlar. Bu ortamdan tanıştıkları insanlara ev, araba satıyor veya alıyorlar. Sanal bir güven ortamı oluşmuş durumda. Bazen bu ortamdan tanıştıkları insanlar için ülkeler arası seyahat yapıyorlar. Her şey bu sanal sosyalleşme çabasının sonucu. Bu ortamda meydana gelen suçlar bazen doğrudan bilişim suçu kapsamında olmuyor. Yani Türk Ceza Kanunu’nda Bilişim Suçları kapsamındaki bilişim suçlarıyla doğrudan ilgili olmayan suçlarla karşılaşıyoruz. Bilişim yoluyla ya da bilişim araçları kullanılarak işlenen suçlar. Genelde bu suçları işleyenler kendilerini sahte kimlik ile sosyal medyada tanıtan insanlar oluyor. Tamamen hayal ettikleri kimlikler ile yaşıyorlar. Bazen öylesine ileri gidiyorlar ki bu sahte kimlikler ile bütünleşip gerçek dünya da hayallerindeki meslekleri icra ediyorlar.

Birkaç gün önce medyada Amerikalı bir hemşirenin resmini kullanıp sanki bir doktormuş gibi sahte bir sosyal medya hesabı oluşturan bir kadının bir hastanede doktorluk yaparken yakalandığı haberi vardı. Bu olay ülkemizde karşılaştığımız ilk sahte kimlik olayı değil elbette ama sosyal medyanın kullanıldığı olaylardan en son duyulanı. İnsanlar aslında sosyal medyada olmak istedikleri, hayal ettikleri kimliklerini yaratıyorlar. Asıl sorun işte burada başlıyor. Sosyal medya kaynaklı bir suç işlendiğinde birinci adım suçlunun tespit edilmesi işlemi oluyor.

Burada aslında suçluların atladığı bir noktadan bahsetmek gerekiyor. Bu sanal dünyada yapılan her hareket, yazılan her yazının bir kaydı tutuluyor. Hiçbir iz kaybolmuyor. Suç işleyen kişinin tespit edilmesi de işte bu yüzden kaçınılmaz oluyor. Maalesef birçok insan sosyal medyada görünmez olduğunu düşünüyor. Ama işin gerçek yüzü öyle değil. Sosyal medyada bir suç işlendiği zaman şikâyet üzerine ya da kendiliğinden Cumhuriyet Savcılıkları tarafından soruşturma başlatılıyor. Bu soruşturma sırasında kolluk kuvvetlerinin ilgili birimleri tarafından internet servis sağlayıcılarından ve sosyal medya şirketlerinden gerekli bilgiler temin edilerek suçlunun kimliğine ulaşılıyor. Eğer süper yetenekli bir bilgisayar korsanı değilseniz kimliğinizin tespit edilmesi çok kolay oluyor. Eğer süper yetenekli bir bilgisayar korsanıysanız bu tespit işlemi biraz daha fazla zaman alıyor.

Sonuç olarak; İnsanlar yüz yüze olmadıkları zaman daha rahat davranıyorlar. Sosyal Medyada meydana gelen özellikle hakaret, tehdit ve şantaj gibi suçlarda bunu görebiliyoruz. Görmediğiniz ve tepkisiyle karşı karşıya kalmayacağınız bir kişiye karşı bu tür saldırılar daha kolayca yapılıyor. Ancak sonuçta değişen bir şey olmuyor. Hatta Türk Ceza Kanunu’nda bazı suçlar bilişim yoluyla işlendiği zaman daha yüksek miktarlarda adli para cezaları ve/veya hapisle cezalandırılıyor. İstenmeyen bir duruma düşmemek için sosyal medyadaki hareketlerimize gerçek dünyadaki hareketlerimize gösterdiğimiz dikkat ve özeni göstermeliyiz. Kanunların ve Ahlak Kurallarının ortama bağlı olmadığını ve değişmez olduğunu unutmamalıyız.

Post Author: admin

2 Replies to “Bilişim Suçlarında Sosyal Medyanın Etkisi”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir