Site Loader

Teknoloji bu denli hayatımıza girmişken neden hukuk alanında faydalanmayalım. Sadece video konferans olmamalı teknolojinin adalete yardımı. Ya da adliye personelinin bilgisayarında yaptığı belge girişi onayı değil. Hala birçok Avukat icra takibi açarken icra dairesine gidiyor. Bazı avukatlar Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunacakken Adliyeye gitme zorunluluğu hissediyor. Belki biraz alışkanlıklardan vazgeçememe belki de bu tür otomasyonların büyük bir fark yaratamaması.

Maalesef yaşadığımız zaman dilimi bilgiye çok kolay ulaşılan ama bilginin doğruluğunun o kadar kolay denetlenemediği bir zaman dilimi. Hemen hemen tüm meslek dallarında bir yandan teknolojiye olan hayranlık devam ederken bir yandan da yanlış bilginin çok kolaylıkla yayıldığı internet ortamına şüpheyle yaklaşım var. Özellikle bu konudaki en belirgin alan sağlık. Bir çok doktor hastalarının “google” dan aldıkları bilgilerle kendi teşhislerini koyarak karşılarına geldiklerinden şikayetçi. Hatta bazen o kadar ilerliyorki bu arama motorundan ulaşılan bilgilerin kullanım derecesi, bazı hastalar kendi teşhislerini koymakla yetinmeyip tedavi bile uyguluyorlar. İşte bu yüzden bilgi çok değerli. Ama doğru bilgi. Geçmiş yazılarımızda dediğimiz gibi. İnternet aynı uzay gibi. Her gün bir çok sayfa ve bilgi ekleniyor bu durmadan büyüyen alana. Teknolojiyi avuç içimize getiren akıllı cep telefonları sayesinde hemen hemen hergün birçok kez arama motorunda bir şeyler arıyoruz.

Buradan anladığımız doğru bilgi en değerli varlık bu zaman diliminde. En önemli konu doğru bilginin muhafazası. İşte bizde Adalette önce teknolojiyi tam anlamıyla kullanmayı sonrasında da teknolojiyi yapay zeka ile akıllandırmayı hedefliyoruz. Daha doğrusu benim hayalim bu. Teknolojiyi mutfakta fırın içerisinde pişen etin iç derecesini ölçerek istediğimiz kıvamda pişirme de kullanırken neden hayatın en önemli alanı olan hak aramada kullanmayalım. Öyle bir Mahkeme hayal edin. Mahkemenin tüm süjeleri bilgisayar kontrollü olsun. Ceza Davasını örnek olarak kullanalım. Sanık bir çok kez sönsörler ile dolu odalarda test edilsin. Her etki ve duruma karşı göstermiş olduğu fiziki tepkileri ile duygu-durum değişiklikleri veritabanına kaydedilsin. Bir çok kez doğru ve yanlış testleri uygulansın. Bu testler tanık ve gerekiyorsa bilirkişiler için de uygulansın. Tüm mahkeme salonu kamera ve sensörlerle donatılmış olsun. Yapılan tüm testler veritabanında bilgisayar programları tarafından analiz edilecek şekilde tutulsun. Savcı gelsin iddianemesini okusun. Bu dakikadan sonra sanık, tanık ve bilirkişilere sorulacak sorular bir yapay zeka tarafından anlık olarak hazırlanarak sorulsun. Tüm sensörlerden gelen veriler, kameralardan resim işleme yöntemi ile elde edilen yüz ifadelerindeki değişimler ve sorulardan alınan cevaplar analiz edilsin. Bu aşamadan sonra karar destek yazılımı insan hakimin önüne analiz edilen bu verilerin sonuçlarını hakimin karar vermesine yardımcı olacak şekilde sunsun. Yine karar insan hakim tarafından verilsin. Ama tüm bu aşamalara gelene kadar teknolojinin sağladığı olanaklardan faydalanalım.

Bir başka örnek verelim. Binlerce sayfadan oluşan iddianameler ve dava dosyalarıyla karşılaşıyoruz .Bazen bu davalarda verilen kararlara yapılan itirazları klasörlerce bilgiyi çok kısa süre içerisinde inceleyerek yapılan itirazı sonuçlandırmak ve karar vermek zorunda kalan mahkeme heyetleri oluyor. İşte tam da bu yüzden bilgisayarların veri işleme hızlarını bu alanlarda kullanmalıyız. İnsanın bir okuma ve anlama gücü vardır. Her ne kadar insandan insana bazı değişik seviyelerde olsa da sınırları bellidir. Ancak her geçen gün hızları ve buna eşdeğerde işlem yapma güçleri artan işlemciler içeren bilgisayarlar üretiliyor. Bize sunulan bu büyük işlem güçlerine sahip bilgisayarların güçlerini Adalet Sistemimizde de kullanabilmeliyiz. .

Hemen hemen her yargı mensubu cep telefonunda otomatik güncellenen kanun uygulamalarını kullanıyor. O kadar hayatımızı kolaylaştırdı ki bu kanun uygulamaları, artık güncelliği konusunda hiç tereddüte düşmeden rahatça ilgili kanuna ulaşıyoruz. Sayfalarca yüksek mahkeme kararlarını içeren dergi ve kitapları inceleme durumunda kalmıyoruz. Hemen karar arama uygulaması ile ihtiyacımız olan kararları arayabiliyoruz. Her ne kadar bu uygulamalar işimize çok yarasa da henüz tam olarak istediğimiz seviyede değil. Belli çerçeveler arasında arama yapabiliyorsunuz.

Şöyle hayal edin. Bir insan düşünün. Bugüne kadar yayımlanmış tüm mevzuatı ezbere biliyor. Bir konu başlığı söylüyorsunuz, hangi kanunda geçtiğini, kanun hazırlanırken öne çıkan ihtiyaçları ve gerekçesini önünüze döküyor. İşte böyle bir gücü var bilgisayarların. Hemde hiç hesap işlemi olmayan sadece sözcüklerin olduğu bir alanda kullanımımıza nasıl bir güç sunabileceğini hayal edebiliyormusunuz?

Aslında bütün bu imkanların henüz çok küçük bir miktarını kullanabiliyoruz. Hala eski usullerle icra işlemleri sürüp gidiyor. İnternette açılan ihaleler biraz sınıf atlattı bu alanda. Ama daha eski usul ihaleler devam ediyor. Her vatandaşın nerede ne kadar malvarlığı var?, hangi bankada ne kadar parası var?, ticaret alanında yapmış olduğu faaliyetler nelerdir?, Vergi borcu varmı?, Kazancı nedir?, ve daha sayfalarca soracağımız bilgiler bir çok veritabanında mevcut iken hala bu veritabanları arasında tam bir otomasyon kurulabilmiş değil. Yok kurulduğunu düşüneceksek neden odalar hatta binalar dolusu icra dosyaları mevcut ama hem alacaklı hem de borçlu yaşayıp gidiyor. Burada hep dikkat çektiğimiz nokta bilgi, veri yani ingilizce “data”. Veriye sahip olmak çözüm getirmez. Bu veriyi uygun şekilde kullanmak bizi çözüme götürür.

Adım adım yapay zekaya olan yolculuğumuza devam ediyoruz. Neden hemen hemen tüm süpermarketler size ayrı bir kart verip alışverişinizi takip eder. Çünkü onlar çok değerli bir verinin peşindeler. Sizin harcama alışkanlıklarınızın. Haftada kaç defa maden suyu alıyorsunuz. Maden suyu ile birlikte başka ne tür ürünler alıyorsunuz. Tüm bu bilgilere işte size verdikleri o market kartları ile ulaşıyorlar. O kadar değerli ki o bilgiler. O bilgileri analiz ederek yeni mağaza düzenleri oluşturuyorlar. Ürünlerin çeşitliliğini o şekilde oluşturuyorlar. Ama o bilgileri toplayıp hiç dokunmasalar hiç bir anlamı kalmaz. Tamamen bir veri yığını olarak kalır. İşte burada “Data Mining” yani Veri Madenciliği dediğimiz alana giriyoruz. Büyük veri yığınları arasında anlamlı bilgiye ulaşmak, bu bilgileri analiz ederek faydalı bilgileri derlemek ve kullanmak. Ama tüm bu veri konusunda en önemli husus, verinin manipule edilmeden doğru bir şekilde tutulması. Verinin her aşamada doğru ve bütünlüğünün sağlanması. Özellikle Adalette kullanılacaksa bu verinin bütünlüğü daha da önem kazanıyor.

Yapay Zeka ve Bilgisayarların gücünü Adalette kullanmak bir ütopya değil artık. Sadece hayal etmek önemli. Önce hayal edeceğiz. Sonra adım adım gerçekleştireceğiz. Önceki makalemizde sözünü ettiğimiz gibi dünyada bir çok ülke artık bu teknolojiyi bir şekilde Adalet Sistemlerinde kullanıyor. Adalet sisteminde sadece kağıt ortamından bilgisayara bazı evrakı taşımanın teknolojiyi kullanmak olmadığını her defasında hatırlayarak teknolojiyi gerçek anlamda kullanmak için çalışmaya başlamalıyız. Özellikle hem bilişim alanında hemde hukuk alanında eğitim almış bizler bu konuda köprü görevi görmeliyiz. Hukuktaki ihtiyaçları iyi analiz edip yazılımcılara ihtiyaç duyulan modülleri tanımlayabilmeliyiz. Önemli olan bu tanımlamaların düzgün yapılabilmesidir. Gerçek ihtiyaçlar ne kadar güzel tanımlanabilirse o kadar uygun yazılımlar ve hatta özel donanımlar oluşturulabilir. Hedefimiz her geçen gün teknolojiyi Adalette daha çok kullanarak Maddi Gerçeğe ulaşmayı yüksek doğrulukta ve hızlılıkta sağlamak olmalıdır.

Post Author: admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir